Yorgunluk...

Hani insanın herşeyi boşşverdiği zamanları vardır...

İstemediğiniz bir ortamdayken kalk-git!der içinizden ikiziniz...

İşte tam o moda girmişken,kendimizi küçük balıkçı teknemizde bulduk yine bu hafta sonu,boynumla sırtıma yapışıp kalan stres yumağı dağılıp gitti,yerini kuzucuğum minik elleriyle sırtıma örtüğü şala bıraktı...

Balık tutamadık,evden sepetimize attıklarımızla yetindik.

Aklımıza gelen bütün şarkıları söyledik bağırarak gökyüzüne,martılara seslendk,balıkçılara selam verdik...

Denizin içine denizden topladığımız ne varsa bırakıp,arkamızdan bize el sallayan güneşe göz kırptık,teşekkür ettik gözlerimizi kamaştırdığı için bütün muhteşemliği ile...


Hani derlerya;

Mutluluğu bekleme,üstüne git,sen mutlu et kendini,mutlu et sevdiklerini...

Mutlu olmak,çok kolay aslında,

Bazen zeytin karası bir çift göz,ve o gözbebeklerinin içindeki yakamoz...

Bazen sevgilinin ufak bir fısıltısı...

Bazen bir fincan kahve...

Bazen de sevilen bir şarkı...

***Herkesin bir hikayesi gidenleri var kalanları var,
Hiç bitmeyen şikayetleri sönenleri var yananları var,

Seni ilk gördüğüm o ilk günden beri adına aşk deyip bağlandığım,
Hem mutluluğu paylaşmaya,
Hem acılarına ortağım...

Sana ait bütünüm,
Senindir özüm,
Kimseyi görmüyor inanki gözüm,

Asla vazgeçmedim yemin ederim,
Arkasındayım hala verdiğim sözün,
Aklıma gelince o güzel yüzün,
Her yanımı kaplıyor tatlı bir hüzün,

Aynı rüzgara vurur iki yelken,
Aynı kalsamda ayrı iki üzüm...***


FERHAT GÖÇER...

Tavsiye ederim dinlemeyenleriniz varsa...

Huzurlu bir hafta diliyorum.